Reklam

Sedefi tetikleyen yiyecekler ve tetikleyen herşey


Sedef Hastalığı (Psoriasis), deri hastalıkları arasında dedikodusu en çok yapılanlarındandır. Halk arasında sürekli ”Sedef” sohbetleri ve birbirlerine tedavi veya şifalı yerler ve bitkiler önermeler sık görülür. Sürekli gündemde oluşunun nedeni, bazen çok göz önüne çıkabilen ve göze batan belirtileri ve tedavisindeki zorluklardır. ”Sedef” adını almasına neden olan tipik belirtileri; pembe – kırmızı, hafif kabarık bir zemin üzerinde yerleşik olan, beyaz, irice, parlak ve kuru kepeklerdir. Bu belirtiler 1 – 2 mm.’den 30 – 40 cm.’ye kadar büyüklükte, çok değişik şekillerde ve bir veya daha fazla sayıda olabilir. Ender olarak vücudun çok geniş alanlarını kaplayan tipleri de vardır. Çocuklarda daha az görülür. Tipik belirtiler daha çok gövde, kollar ve bacaklarda görülür ve bunlar doktor olmayanlar tarafından dahi çok kolayca tanınırlar. Saçlı deride, avuç içinde, ayak tabanında, büklüm yerlerinde yerleşenler ise mantar hastalığı, egzama ve benzeri başka hastalıkları çok taklit ederler ve bazen doktorlar dahi bunları ayırd edemeyebilirler. Ancak deri hastalıkları uzmanlarının bu konudaki deneyimleri tanı için yeterli olacaktır. Tırnaklarda da yerleşebilir ve yalnızca tırnakta dahi görülebilir. Tırnakta kalınlaşma, renk değişikliği, çukucuklar görülebilir.
Hastalığın kesin nedeni belli değildir. Kalıtımın %60 – 70 oranında geçerli olduğu kabul edilir. Kalıtıma bağlı olsun ya da olmasın, hastalığa yatkın bir zemin vardır ve çevre faktörleri de bu zemin üzerinde etkili olur. Bu faktörler arasında en iyi bilinenler psikolojik olanlarıdır. Ani şoklar, sıkıntı, gerginlik, sevgi eksikliği, anne – çocuk ilişkisi bozuklukları önemli tetikleyici faktörler olup; hastalığı başlatabilir veya alevlendirebilir. Diş çürüğü, bademcik iltihabı, idrar yolları iltihabı gibi mikrobik odaklar ve sürtme, çarpma, kaşıma gibi zedelemeler de tetikleyici etki yapabilir. Bunların dışında bilinen ciddi bir tetikleyici yoktur. Hastalığın karaciğer veya başka bir organla ilgisi olmadığı gibi, yenilen yiyeceklerle de hiçbir ilgisi yoktur, fakat çok canı çekip de yenilemeyen yiyeceklerin etkili olma olasılığı daha fazladır.
Sedef hastalığının tedavisinde, hastalığın nedeni bilinmediği ve neden yönelik tedavi yapılmadığı için köklü çözüm getirip hastalığı ortadan kaldıracak bir yöntem ve olanak yoktur. Fakat var olan belirtiler tedavi edilir ve yenilerin çıkmasını önlemek için gereken önlemler yeterince alınırsa, uzun süre belirtisiz kalınan dönemler sağlanabilir. Tedavide amaç en az yan etki ile olabilecek en iyi iyileşmeleri elde etmek ve iyilik halini uzun süre sürdürebilmektir. Hastalığın , her hastaya uyabilen tedavi şekilleri yoktur. Hekim, her hasta için uygun olan tedaviyi ayrı ayrı belirleyecektir. Önemli olan hastayla hekimin karşılıklı güven ve uyumlarıdır. Hastanın her şeyden önce iyileşmeyi istemesi ve tedaviye uyum göstermesi gerekir. Tedaviler hakkındaki tereddütlerini de hekimine danışmalı, kulaktan dolma bilgi veya komşu önerileriyle yorum yapmamalı ve tedaviyi bırakmamalıdır. Var olan belirtileri tedavi etmek için yan etkileri daha az olan, yerel uygulanan (deriye dıştan sürülen) ilaçlardan başlanılır. Bu uygulamalarda önce kepek dökücü ilaçlarla yüzey temizlenir ve diğer ilaçların etkinliği arttırılır. Değişik 4 – 5 çeşit yerel uygulama vardır ve genellikle 20 -30 gün içerisinde güzel sonuçlar alınır. Belirtilerin çok yaygın olduğu durumlarda ultraviyole ışını ile özel tedaviler uygulanır (UVB, PUVA, vb.). Bu tedavilerde de bir aydan sonra sonuç görülmeye başlanır ve ülkemizde en az 15 yıldır uygulanmaktadır. Doğal gün ışığı da değişik şekillerde yararlı olmaktadır. Çok inatçı ve ağır tiplerinde yan etkiler göze alınarak çok iyi bir takiple ağız yolu veya iğne şeklinde tedaviler devreye sokulur. Hangi tedavi uygulanırsa uygulansın tetikleyici etkenler de aradan çıkartılmaya çalışılır. Tedavinin başlangıcından itibaren hastanın bir psikiyatrist denetimine alınması, sonucu çok etkiler ve tekrarları azaltır. Banyolardan sonra sürekli nemlendiriciler kullanılıp, derinin kuruma, kaşıntı ve zedelenmesi, dolayısıyla yinelemeler önlenmeye çalışılır. Sedef hastalığı sık tekrarlama eğiliminde olduğu için, hastaların da arayışları çok olacaktır. Tıp dışı tedaviler, kutsal ve şifalı sayılan yerler bu seçenekler arasındadır. Sedef hastalığı, psikolojik kökeni nedeniyle telkine çok yatkın bir hastalıktır ve hasta yapılan işleme inanmasına paralel olarak bu tür işlemlerden etkilenebilir. Bu yönüyle hastaların sömürülmesine de çok yatkındır. Belli bölgelerde sedef tedavisi konusunda ünlü yerler ve buralara sedef turizmi de vardır. İsrail’de Lut Gölü, ülkemizde Kangal Balıklı kaplıcası bu tip alanlardandır. Bu gibi alanların hiçbir tedavi edici özellikleri yoktur. Buradaki etkilenmeler önemli ölçüde psikolojiktir. Kişiler, şöhretini duydukları bir yere etkilenmeye hazır giderler, burada ortamlarından ve stresten uzak kalırlar, ayrıca aynı soruna sahip kişilerle oluşan dertleşme ortamı da doğal bir grup tedavisi oluşturacaktır. Güneş ışığı ve mineralli sular ise hemen hemen her yerde aynıdır. Hele hele içinde ne olduğu bilinmeyen halk işi tedavilere hiç yönelinmemeli; çözüm bir deri hastalıkları uzmanında aranmalıdır.




Stres Sedef Hastalığını Tetikliyor

Stres Sedef Hastalığını Tetikliyor

Her geçen gün hayatın getirdiği aşırı yük stresi beraberinde getiriyor. Sedef hastalığına yakalanan hastaların bir çoğunda ki ortak nokta aşırı duygusal ve kırılgan bir yapıya sahip olmaları. Stresli ortamlarda çok fazla bulunan ve içinde ki stresi atamayan susan biriktiren kişilerde sedef yaygın olarak gözükmekte. Kısacası vücut stresi sedefle birlikte atıyor. Bu nedenle kişi üzüldüğünde yada sıkıldığında ağlamalı yada kızgınlığını belli etmeli. İçine atılan her üzüntü bir hastalığın nedeni oluyor. Psikolojik rahatlama, öfke kontrolü, gibi kişisel gelişim kitapları okuyarak olaylara bakış açınızı değiştirerek sedef hastalığını kontrol edebilirsiniz.  Uzmanlar sağlıklı bir vücut için sağlıklı bir ruh hali içinde olunması gerektiğini söylüyor. Kişi önce kaygılarını, üzüntülerini, hayatındaki stresin nedenlerini, tespit etmeli sonra bu ruh halinden kurtulacak çalışmalarla içsel rahatlamayı sağlamalıdır.  Sedef hastalığı ve migren gibi strese bağlı hastalıkların tedavisinde yoga, meditasyon gibi rahatlama teknikleri kullanılmaktadır. Hayatınızı değiştirmek elinizde. Beyniniz vücudunuzdaki deriye yara ve kabuk yapma emrini gönderiyor ve sedef hastalığı oluşuyor. Doktorlar hala beynin  neden bu emri yolladığını çözemedi ama öngörülere göre ruh halindeki olumsuzluklar ve bağışıklık sisteminin zayıflaması olarak görülüyor.

STRESTEN KURTULMAK İÇİN NELER YAPMALIYIM

  • Kendinizi Önemli hissedin.
  • Kaygılarınızı ve üzüntülerinizi bir kağıda yazın ve yüzleşin.
  • Hayatınızda ki ayak bağı olan şeyleri çözün,
  • Ruhunuzu özgürlüğe kavuşturun,
  • Korkmayın içinizden geldiği gibi davranın,
  • Ağlayın öfkenizi belli edin içinize atmayın,
  • Pozitif enerji depolamak için mutlu insanlarla görüşün.
  • Sizi negatife çekmeye çalışan insanlardan uzak durun,
  • Kalbinizin sesini dinleyin,
  • Size kötülük yapanları affedin. Affetmeyi enayilik olarak görmeyin. Affetmek bilinç altınızdaki sorunları çözer,
  • Spor yaparak bedeninize önem verdiğinizi hissettirin.
  • Başkalarından birşey beklemeyin, hep veren taraf siz olun verdiğiniz enerji dönüp dolaşıp size fazlasıyla iade edilecektir.




Sedefe kesin çözümü buldum

Arkadaşlar geçen ay yakın bir arkadaşımla görüştüm. Kardeşi sedef hastası elleri ayakları vucudunun bir çok yerine yayılmış durumdaydı. Hastalığı  Kesin geçirdiğini söyleyen Bir tıp merkezi duymuş. Bu tür haberleri çok duyduğum için umursamadım . Fakat o hastaneye girmiş. Doktorun söylediği bir cümle var, bu yaralara iyi bak bir daha göremeyeceksin. Ve gerçekten 1 ayda arkadaşımda bi nokta leke kalmadı. Şimdi bende adresi aldım. 2 Eylülde randevum var gidecem Allah nasip ederse iyileşecem. Ve burdan bütün sedef hastalarına önereceğim. Bu hastalıktan bir çok yaşıtımın neler yaşadığını çok iyi biliyorum. Sırf  üç beş lira kazanmak için sizi sömürenlere sakın inanmayın ispatını gözlerinizle görün ondan sonra güvenin. Ben sedefli bölgelerimin resmini çektim gittiğim doktor iyileştirirse yine çekeceğim. Ve burda yayınlıcam. Size yararlı olursam ne mutlu bana.

Psorcutan Beta Krem ile Sedef Tedavisi

Psorcutan beta kremin sedef tedavisinde etkili olduğu görülmektedir. Sedefli bölgeye sürülen kremin kısa sürede sedef pullarını erittiği fakat cilde bir zarar vermediği görülmüştür. Düzenli olarak günde 3 kere sürüldüğünde bir hafta içinde sedefli bölgenin iyileştiği görülmektedir. Tabi bu kesin çözüm değildir. Hastalığın tekrar ortaya çıkması muhtemeldir. Fakat sosyal yaşamı olumsuz etkileyen bu hastalıktan kısa sürede olsa kurtulmak sevindiricidir. Hatta el yüz gibi görülen bölgelerde meydana gelen sedef hastalığının geçmesi hasta açısından olumlu bir durumdur. Yinede bu kremi doktor tedavisi ile alınız. Sedef hastalığının da bir çok çeşidi olduğundan bir kişiye iyi gelen krem bir başkasına iyi gelmeyebilir. Ben sedef hastasıyım ve sadece dirsek bölümüne uyguladım 1 haftada izlerin tamamen geçtiğini gördüm. Şuan sadece hafif morluk bir iz kaldı. oda deri değiştirdiğinde geçeceğini ümit ediyorum.

Sedef Hastalığı Duası

"Bismillahişşafi bismillahil mugafi. Bismillahil vafi bismillahillezi la yadurru muasmihi şey’un fil ardı ve la fissemai ve huvessemiul alim."

 İnşallah bu duayla birlikte sedef hastalığından kurtuluruz. Şifa Allah dan.

Sigara Sedef Hastalığını Tetikliyor

Sigara Sedef Hastalığını Tetikliyor

Bir çok şey sedef hastalığını tetiklediği gibi sigara da sedef hastalığını arttırıyor. Öyle ki sigaranın  içinde ki toksit maddeler bağışıklık sistemine zarar vermekte ve vücudun savunma sisteminde meydana gelen bu sorun sedef yaralarının çoğalmasına neden olmaktadır. Kısacası sigara kullanımı sedef hastaları için olumsuz bir durum teşkil etmekte hastalığın tetiklenmesine neden olmaktadır.


SEDEF HASTALIĞI KALP KRİZİNE NEDEN OLUR MU?

Sedef Hastalığı Kesin Tedavi Yöntemleri

Sedef Hastalığı Kesin Tedavi Yöntemleri

Psoriasis, Grekçe kaşıntı anlamına gelen 'psora' kelimesinden köken alır. Sedef hastalığı olarak da bilinir. Hastalığın bulunduğu deri bölgesi kızarık hale gelir. Üzerinde kalın gümüş renkli kabuklanmalar oluşur. Saçlı deri, diz, dirsek ve sırtın alt kısmı sıklıkla tutulan bölgelerdir. Bazı vakalar kişinin hastalığının farkında olmayacak kadar hafif seyirlidir. Diğer taraftan vücudun büyük bir kısmını tutacak şekilde şiddetli seyredebilir. Bu çok şiddetli vakalarda bile yararlı tedavi metodları vardır. Sedef hastalığı aynı ailenin birden fazla bireyinde görülebilmesine rağmen bulaşıcı değildir. Toplumda hastalığın görülme sıklığı yüzde 1 ila 3 arasında değişmektedir

Sedef hastalığının sebebi nedir ?
Sebep bilinmemektedir. Bununla birlikte güncel araştırmalar kanda bulunan akyuvarlardaki bir anormalliğin iltihabi olayı tetiklediğine ve hastalığın gelişime yol açtığına işaret etmektedir. İltihaptan dolayı deri üç dört günde bir dökülür. Bu normalden yedi sekiz kat daha hızlıdır. Hastalar deride kaşıma, yolma, yaralanma veya aşırı güneş yanığından 10-14 gün sonra beneklenme tarzında yeni plakların ortaya çıktığını farkeder. Sedef hastalığı aynı zamanda, streptokoksik boğaz iltihabı gibi bazı infeksiyonlardan sonra, bazı ilaçların alımıyla birlikte aktivite kazanabilir. Alevlenmeler kış aylarındadır çünkü deri kurur ve güneş ışığı azalmıştır.


Sedef hastalığının tipleri
Hastalık çeşitli formlarda görülebilir. Bu formlar hastalığın şekli, şiddeti, devam etme süresi, yerleşim yeri açısından farklı özellikler taşır. En sık görülen formda başlangıçta küçük kırmızı bir kabarıklık vardır.Giderek genişleme ve kabuklanmalar ortaya çıkar. Kabuklar kaldırıldığında altta küçük kırmızı kanama alanları görülür.


Dizler, dirsekler, kasık bölgesi ve genital bölge, kollar, bacaklar, avuç ve ayak tabanları, saçlı deri, vücuttaki kıvrım bölgeleri sedef hastalığının en çok görüldüğü bölgelerdir.
Tırnakta sedef hastalığı varsa üzerinde nokta şeklinde çöküntüler görülür. Tırnak yatağı kalınlaşır, peynirimsi bir görünüm alır. Tedavisi zordur.
Koltukaltında, kasık bölgesinde, genitalde, göğüs altlarında alışılmadık tarzda sedef hastalığı görülebilir.
Guttat sedef hastalığı genellikle bir boğaz iltihabını takiben görülür. Genellikle çocuklar etkilenir. Vucutta çok sayıda küçük kırmızı, üzeri kabuklu lekeler ortaya çıkar. Haftalar veya aylar içerisinde kendiliğinden kaybolur.
Sedef hastalığı olan kişilerde %30'a varan oranlarda eklem iltihaplanması şikayetleri görülür. %5-10'unda çeşitli eklemlerde iltihabi olaydan dolayı işlevsel kısıtlılık oluşur. Bazı kişilerde eklem iltihaplanması şikayetleri, deri tutulumu arttığı zaman kötüleşebilir. Bazen de deri tutulumu düzeldiğinde eklem şikayetleri de düzelir.
Nasıl teşhis konulur ?
Bir deri hastalıkları uzmanı fizik muayene ile sedef hastalığını kolaylıkla teşhis edebilir. Eğer şüphe varsa biyopsi ile kesinleştirilir.


Nasıl tedavi edilir ?
Amaç iltihabi durumu azaltmak ve derinin kabuklanıp dökülmesini kontrol altına almaktır. Nemlendirici krem ve losyonlar deri üzerindeki pulların giderilmesine ve kaşıntının kontrol edilmesine yardımcı olur. Sedef hastalığının tedavisinde özel bir diyet uygulaması gerekmemektedir. Tedavi, hastanın genel sağlığı, yaşı, yaşam tarzı ve sedefin şiddeti göz önünde bulundurularak planlanır. Çeşitli tip tedavilere gerek duyulabilir ve doktorun önerdiği kontrollere riayet etmek gereklidir. Doktor, hastalıklı deri üzerine uygulamak üzere kortizon benzeri ürünler, sentetik vitamin D, katran veya antralin içeren ilaçlar reçete edebilir. Bunlar tabii güneş ışığı veya ultraviyole ışığı ile birlikte kullanılabilir. Sedef hastalığının en ağır formlarının tedavisinde ağızdan alınacak olan ilaçlara ihtiyaç duyulabilir. Bu tedaviye ilave olarak güneş ışığı önerilebilir. Hastaların pek çoğu güneş ışığından fayda görür. Ancak bu uygulama esnasında dikkatli olunmalıdır. Güneşte aşırı kalmak hastalığı alevlendirebilir. Tabii güneş ışığına benzer bir ışığın kullanıldığı ultraviyole tedavisi muayenehane veya hastane koşullarında bir deri hastalıkları uzmanı tarafından uygulanabilir.

Tedavi tipleri:
Steroidler ( Kortizon ); Kortizon içeren krem, merhem veya losyonlar pek çok hastada hastalığın geçici olarak ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Genital bölge, kasıklar ve yüz gibi hassa bölgelerde gücü daha zayıf olan kortizon türleri tercih edilmelidir. Daha güçlü kortizonlar saçlı deri, diz ve dirsekler, avuç ve ayak tabanları gibi bölgelerde kullanılmalıdır. Bu bölgelerde etkinin daha da artırılması için ilaç sürüldükten sora üzeri ince bir naylon film ile kapatılabilir. Bunlar bir deri hastalıkları uzmanı kontrolünde dikkatle kullanılacak ilaçlardır. Güçlü kortizon içeriği olan ilaçların yan etkileri arasında, ciltte incelme, damarlarda genişleme ve deride renk değişiklikleri sayılabilir. Bu ilaçların ani olarak kesilmesi hastalığın alevlenmesine neden olabilir. Tedavi devam ederken aylar sonra kortizon içeren ürünlere karşı direnç gelişebilir. Deri hastalıkları uzmanı tedaviye çok direnç gösteren bölgeler içine kortizon enjekte edebilir. Yan etkilerden kaçınmak için bunun küçük miktarlarda yapılması gerekir.

Saçlı deriye uygulanan tedavi; Saçlı deride bulunan sedef hastalığının tedavisi, hastalığın şiddetine, saçın uzunluğuna ve hastanın yaşam tarzına göre planlanır. Reçete ile veya reçetesiz alınabilen çok sayıda şampuanlar ve solüsyonlar bulunmaktadır. Bunlardan pek çoğu katran ve kortizon içerir. Hasta saçlı derisini sert bir şekilde şampuanlamaktan ve şiddetle kaşımaktan kaçınmalıdır.
Antralin; Kalın kabuklu sedef yaralarının tedavisinde tercih edilen bir ilaçtır. Deriyi tahriş edebilir yine deriyi ve giysileri geçici olarak boyayabilir. Yeni ürünler ve tedavi metodları bu yan etkileri azaltmıştır.

Vitamin D; Kalsipotrien sentetik bir vitamin D türevidir. Hastalığı belirli bölgelere sınırlı kişilerde diğer tedavilerle birlikte kullanılabilir. Yan etkilerinden korunmak maksadıyla belirli miktarlarda kullanmak gerekir. Normal vitamin D'nin tedavide bir yararı yoktur.

Kömür katranı; Yüzyıllardır sedef hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır. Günümüzde geliştirilmiş ürünler daha rahat kullanılmaktadır.
Goeckerman tedavisi; Hastalığın ağır formlarında kömür katranı ve ultraviyole ışığının birlikte kullanılmasıdır. Tedavi özel merkezlerde günlük olarak uygulanır. Ultraviyole ışığa maruziyet süresi hastalığa ve kişinin hassasiyetine göre değişir.

Işık tedavisi; Güneş ışığı ve ultraviyole deri hücrelerinin gelişme hızını azaltır. Bunlar deri kırışıklığına, göz hasarına ve deri kanserine sebep olabilmelerine rağmen doktor kontrolünde uygulandıklarında oldukça etkili ve güvenlidirler. Vücut yüzeyinin tamamında sedef hastalığı olan bireylere özel odalar sayesinde tüm vücutlarına ışık uygulanabilir. Sıcak iklimlerde yaşayan kişilere güneş banyosu önerilebilir. Bu tür ışık tedavilerinden önce mutlaka bir deri hastalıkları uzmanının tavsiyesi alınmalıdır.
PUVA; Sedef hastalığı diğer tedavilere cevap vermez ve yaygınlaşırsa vakaların %85-90'ında bu tedavi metodu etkilidir. İsim, Psoralen ve "UVA" kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Hasta Psoralen isimli ilacı içer ve özel bir ultraviyole formu olan UVA'ya dikkatle ölçülmüş miktarlarda maruz bırakılır. Tedavi 2 ila 3 ay içerisinde yaklaşık 25 kez uygulanır. Sedef hastalığını kontrol altında tutabilmek için yılda yaklaşık 30-40 kez uygulama yapılmasına ihtiyaç vardır. Alınan psoralen maddesi gözün lens kısmında birikeceği için hastalar tedavi alırlarken güneş batıncaya kadar UVA geçirmeyen güneş gözlükleri kullanmalıdır. Uzun süre uygulanan PUVA tedavisi deri yaşlanması, kırışıklık ve kanser gelişim riskini artırır. Deri hastalıkları uzmanları PUVA tedavisini dikkatle takip etmelidir.

Methotreksat; Kanser tedavisinde ağızdan kullanılan bir ilaçtır. Diğer tedavi metodlarının yetersiz kaldığı durumlarda sedef hastalığının hızla gerilemesini sağlar. Özellikle karaciğer üzerinde yan etkileri olduğu için düzenli aralıklarda kan testleri yapılmalıdır. Akciğer filmi ve nadiren karaciğer biyopsisi gerekebilir. Midede rahatsızlık hissi, bulantı, baş dönmesi ve sersemlik diğer yan etkileridir.
Retinoidler; Ağızdan alınan A vitamini türevi ilaçlardır. Şiddetli sedef hastalığının tedavisinde tek başlarına veya ultraviyole ışığı ile birlikte kullanılabilir. Deride, gözlerde ve dudaklarda kuruma, kan yağlarında yükselme, ince kemik çıkıntı oluşumu yan etkileri arasında sayılabilir. İlaç doğacak çocukta çeşitli arazlara yol açacağından, gebe kadınlarda, tedavi esnasında gebe kalabileceklerde veya tedavi kesildikten sonraki 3 yıl içinde gebe kalmayı planlayan kadınlarda kesinlikle kullanılmamalıdır. İlaca başlanan bireylerde düzenli kan testleri yapılmalıdır.

Siklosporin; Vücudun bağışıklık sistemini baskılayıcı bir ilaçtır. Organ nakli ( karaciğer, böbrek vb ) yapılmış kişilerde vücudun nakledilen organı reddetmemesi amacıyla kullanılır. Diğer tedavi metodları yetersiz kaldığı durumlarda şiddetli sedef hastalığında kullanılır. Böbrek yetmezliği, kan basıncında artış gibi potansiyel yan etkilerinden dolayı düzenli aralıklarla yapılan kan testleri ile takip edilmelidir.
Araştırma safhasında olan tedavi metodları; Yukarda anlatılan tedavilerin hastalığın kontrolünde büyük yararı olmasına rağmen, hiçbir tedavi metodu hastalığı bir daha ortaya çıkmayacak şekilde tedavi etmeye imkan vermemektedir. Son yıllarda özellikle bağışıklık sistemi üzerinde etki gösteren ilaçlar üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle hastalığın sebebinin tam olarak tespit edilmesi tedavideki yeniliklere de ışık tutacaktır

Puva Fototerapi Uvb Işınlarıyla Sedef Tedavisi

Puva Fototerapi Uvb Işınlarıyla Sedef Tedavisi

Güneşten gelen ultraviyole ışınların sedef hastalığına iyi geldiği biliyoruz. Fototerapi ise bu ışınların belirlenen oranlarda gönderilmesidir. Uvb lambalarından çıkan bu ışınlarla düzenli tedavi uygulanması hastalığın geçmesini sağlıyor. Halk dilinde Puva tedavisi olarak bilinen bu yöntem doktor kontrolünde  uygulanmalıdır. Fazla fototerapi uygulamasına maruz kalmak ciltte yanmaya veya başka türlü hastalıklara neden olabilir.  Hastanelerin cildiye bölümünde fototerapi veren puva cihazları bulunmaktadır.

PUVA TEFAVİSİN ZARARLARI

PUVA ile bazı kişilerde uçuk enfeksiyonlarının sıklığında artış, ağızda aftlar, ayak bileklerinde şişmeler, kıllanma artışı ve tırnak bozulmaları olabileceği bildirilmekle birlikte bu yan etkileri görülmektedir. UV ışığı, lupus eritematozus gibi ultraviyole ışığına hassasiyet ile seyreden bazı hastalıkların alevlenmesine neden olabilmektedir. Uzun süren tedavilerde, deride kuruluk, lekeler, kırışıklık gibi deri yaşlanması bulguları ortaya çıkabilir. Bu tür hastalarda deri kanseri gelişimi riski daha yüksek olabilir.

Soğuk Havalarda Sedef Artıyor

Soğuk Havalarda Sedef Artıyor

Kendi tespitlerime göre kış aylarında sedef hastalığınının arttığını saptadım. Öyle ki yazın güneşinde etkisiyle kontrol altına aldığım sedef hastalığı, soğukların gelmesiyle vücudumun bir çok yerinde çıkmaya başladı. Her geçen yıl daha da yayıldığını görüyorum. Kremler kontro altına alıyor ama kullanımı bırakınca daha çok yayılıyor. Sedef hasralığı geçmiyor onlarla yaşamaya alışmaya çalışıyorum. Ben kabul etsemde çevremdekilerin kabul edeceğini pek sanmıyorum.Cildimdeki  Sedefli bölgeleri görenlerin yüz ifadelerinden anlıyorum dışardan nasıl algılandığını. Soğuk demiştim soğuk bağışık sistemini tetkliyor, vücut dışardan bir tehlike geliyormuş gibi algılıyor ve deri hücrelerini onarıma sokuyor. Ve sedef hastalığı oluşuyor.Elimde olsa Bağışıklık sistemime dur oğlum sakin ol bi olay yok  hiddetlenme sakin çalış,  radar var 100 ü geçme diyecem. Ama dinlemez o hep hızlı hep tedirgin hep kendi kafasına göre. Dediğim gibi sedef hastalığı bağışık sisteminin aşırı duyarlı çalışmasından dolayı oluşuyor.  Bu duyarlıkık soğukla, stresle, acıyla i, baharatla vb.. Tetikleniyor.