"İnternet de gezinirken sedef hastası bir kızın yazdığı yazıya denk geldim. Okuduğumda bütün sedef hastalarının hemen hemen aynı hayatı yaşadığını fark ettim. İşte o hayat, sedef hastalığıyla geçen bir hayat...
"Bir düşüşle başladı benim sedef hastalığıyla tanışma hikayem.Hani çocuksunuzdur kanınız kaynar bir o yana bir bu yana koşarsınız.Saklambaç,ebelemece,körebe,seksek binbir çeşit oyunlar.İşte güneşli bir günde bu güzel oyunlardan birini oynarken ansızın dizlerimin üzerine düşüverdim.Aslında hiç acımamıştı.Kanamamıştı da.Umrumda da değildi zaten.Ben arkadaşımın beni yakalacağı telaşındaydım.Ama nereden bilebilirdim ki hiç acı vermeyen bu düşüşün aslında ruhumda ne kadar derin yaralar açıcağını.
O zamandan bir kaç gün sonra banyo zamanıydı.Bilirsiniz bir zamanlar pazar günleri çocukların banyo yapma günüydü.(: Annem beni yıkarken dizimdeki kızarıklığı farketti.Bana sorduğunda düştüğümü söylemiştim.Geçer ümidiyle o konu orada kaldı.Bir kaç gün sonra o kızarıklığın üzeri pullanmaya başladı ve daha sonraki günlerde aynı şekildeki yaraların vucudumun diğer yerlerinde de olduğunu farkettik.
Babamın beni doktora götürmesi uzun sürmedi.İlk CerrahPaşa Tıp Fakültesi'ne gittiğimizi hatırlıyorum.Doktor yaraları inceledikten sonra sedef hastası olduğumu söyledi.Tabi ben o çocuk yaşımda hiç önemsemiyorum bile.Doktor sedef hastalığının stres ve üzüntüden meydana geldiğini söylediğinde babamın ilk tepkisi şöyle olmuştu."Bu yaşta ne stresi,benim borçlarımı o mu ödüyor" (: evet aslına bakarsanız küçükken çok mutluydum. Babamın borçlarından haberim yoktu.Eğlenceli oyunlarım,etrafımda beni seven arkadaşlarım vardı.
O günden sonra başka doktorlara da gittik.Gittiğimiz doktorlardan bir tanesi babama "Abi boşuna uğraşma bu hastalığın tedavisi henüz yok.Sadece belli bir süre iyi eder daha sonra kendini yeniden gösterir."
Koca karı ilaçları bile kullandım.Otlardan yapılan macunlar,balık yağları henüz aklıma getiremediğim bir sürü şey.İyi gelmişmiydi.Hayır.Hemde hiç.Tek bir yararları olmuştu.O çocuk yaşımda hayatımın ne kadar zor olacağını hissetmeye başlamıştım.
O macunların kötü tadını hala hatırlarım.Biliyorum babam benim iyiliğimi istiyordu.İyileşmemi herşeyden çok istiyordu.Ama keşke o macunları yedirmeseydi bana.(: İğneye bile razıydım. (:
Çocukluk arkadaşlarımdan Allah razı olsun.Hastalığımı öğrendiklerinde benden kaçmadılar.Hep yanımda oldular.Konusunu bile açamadılar.Ama annelerinin anneme bazen "bulaşıcı mı?" gibisinden hastalığımla ilgili sorular sorduklarına şahidim.Ama daha sonra o arkadaşlarımla bir şekilde yollarımızı ayırdık.
Ben büyüdükçe ruhu yaralı bir insan oluyordum.Bunun sedefle bir ilgisi varmıydı bilemiyorum.Şimdilerde düşünüyorum da sanki ben doğuştan böyleyim.Çok sevdiğim arkadaşlarım etrafımda yoktu artık.Derslerim kötüydü.Sınıfta hiç yakın arkadaşım yoktu.Yavaş yavaş asosyal bir insan olmaya başlamıştım.
Kulağımda çıkan sedef yüzünden okulda zor günler geçiriyordum.Herkes yanıma gelip "bu ne" diye sordukça sinirlerim bozuluyordu.Saçlarımdaki sedef yüzünden saçlarımı öremiyordum.Halbuki balık sırtı dediğimiz örgü modeli bana çok yakışırdı.
Bir keresinde ders zamanında bir arkadaşımla konuşurken öğretmen beni yakaladı ve sınıfımdaki burak adında bir çocuğun yanına oturttu.Bu anı hiç unutmayacağım.Burak benden uzakta oturuyordu.Neredeyse sıranın ucunda.Aramıza çantasını koydu.Benimle tek bir kelime etmedi.Yoo kızmıyorum.Çocuktuk... Çocuktu.
Daha nice engellerle karşılaştım.İnsanların "Ellerindekiler ne?" diye sormalarından,otobüsteki insanların yaralarıma bakışları.(hatta benden uzakta durmaları) Para üstü alıp veya verirken ellerimde sedef varsa çekinerek alıp vermeleri.Daha nice şeylerle karşılaştım.Ama şunu çok iyi biliyorum.Hiç bir zaman isyan etmedim.Hiç bir zaman "Allahım neden ben" demedim.Diyemedim.Çünkü ben Yaratıcımı bilen biriydim,tanıyan biriydim.Hayır ve şerrin Allahtan olduğuna inanan biriydim.
Aslında bu hastalığın hayatımda ne kadar hayırlı şeylere yol açtığının daha yeni farkına varıyorum.Şükrediyorum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder